Zaman dairesel bir döngüye sahipse zamanın ilerleyen değil genişleyen bir yönü olmalıdır. Zaman ilerlemiyor genişliyorsa -ki uzay genişlediğine göre zaman da genişlemektedir- zamanın gün içinde 24 taksim olduğu güneş saati de genişlemektedir. Evet, elbette saatin taksimi zaman değil (Bu mevzuyu 2013'de post-sekuler zamana evrilme başlıklı yazımızda kaleme almıştık) Ancak zamanın akışını en iyi temsil eden somut bir göstergedir; saat. Zamanın genişlemesi mevzuu aslın da dijital çağda; belki bundan bir 20 yıl sonra tartışma konusu olacak. Yani günün yirmi dört saat değil 36 saat olduğu, 60 dakika değil de 90 dakikaya çıktığı/çıkartılması gerektiği tartışılacak. Zira üretim, tüketim alışkanlıkları ve insanın doğayla ilişkisi değişiyor. Mesai zamanı, sanayii toplumuna uygun düzenlenmiş saatle belirleniyor. Oysa bugün artık sanayi insanın zaman kullanımı ile digital çağ insanın zaman kullanımı çok farklı...
İslam sufi ve düşünürü rahmetli İbn Arabi abimizin Tedbiratı İlahiye adlı eseri, Aristonun; siyaset, devlet mevzusunu ele aldığı Politika olarak isimlendiren; devleti tartışma mevzu yaptığı kitaptan mülhem, insanı merkeze ele alarak neşrettiği kitabıdır. Yani Aristo denen zat, insanın kendi amacına, iyisine, mutluluğa ancak toplum ve devlet düzeni içinde erişebilir teorisini geliştirirken, rahmetli İbn Arabi, dünyevi mutluluğun insanın kemalata uluşmasında arar. Bu bize her iki medeniyetin varlığı, insanı nasıl ele aldığını gösteren bir özellik arz eder. Şöyle ki; Batı toplum ve varlığını, mutluluğunu kollektif bir oluşumla bireyselleştirirken bizde bireyin mutluluğu kendini gerçekleştirme, insani kemalata uluşmakta çoğullaştırır. Yani Batı için çoğunluğun yansıması olan birey varken bizde insanın meydana getirdiği topluluk vardır. Batının bütün kalabalıkları hepsi birbirine benzeyen bireylerken ki; yaşam, siyaset, ideoloji, hayattan beklenti, üretin, tüketim alışkanlıları gibi hep
Yorumlar
Yorum Gönder